Bir zamanlar bir bilge, dağların arasında küçük bir kulübede yaşarmış. Onun bilgeliğini duyan insanlar, uzun yolculuklar yaparak nasihat almak için yanına gelirmiş.  Bir gün genç bir adam, büyük umutlarla bilgenin kapısını çalmış ve ona sormuş: “Hayatımda büyük hedeflerim var ama sürekli onları erteliyorum. Ne yapmalıyım?” Bilge, gülümseyerek bir ağacın altına oturmuş ve anlatmaya başlamış: “Evlat, sana üç nasihat vereceğim. İyi dinle. İlki şudur: Fidanı dikmek için en iyi zaman 20 yıl önceydi, ikinci en iyi zaman ise şimdidir. İnsanlar çoğu zaman geçmişte yapmadıkları şeylerin pişmanlığını taşır. Ancak önemli olan, geçmişin yükünü bırakıp bugünden başlamaktır.” demiş.

Genç adam başını sallamış, ancak aklında hâlâ bir karmaşa varmış. Bilge devam etmiş: “İkinci nasihatim şudur: Geciktiğini fark ettiysen hızlan. Eğer bir yolda geç kaldığını anladıysan vazgeçmek yerine daha çok çaba göstermelisin. Beklemek seni hiçbir yere götürmez.” Genç adam biraz daha aydınlanmış ama yine de kafasında sorular varmış.

Bilge, gözlerini ufka dikerek sözlerine devam etmiş: “Ve son olarak, ‘yarın’ kelimesine fazla güvenme çünkü yarın hiç gelmeyebilir. Hayatın garantisi yoktur evlat. Eğer yüreğinde bir ateş yanıyorsa o ateşi bugün harla.

Dünyamızın en akıllı canlıları olan bizler, zihinsel becerilerimiz sayesinde pek çok zorluğu aşabiliyor, şartları lehimize çevirebiliyoruz. Ancak hikâyede de olduğu gibi, çoğu zaman yaşamımız boyunca karşılaştığımız engellerin kaynağının dış koşullar değil, kendi içimizde kurduğumuz bariyerler olduğunu görüyoruz.  İşte bu yüzden, bizi engelleyen ne varsa fark etmek ve onları aşmak, hayatın getirdiği fırsatları kaçırmadan değerlendirebilmek, kendimiz için atacağımız en önemli adım olacaktır.

Hedefinizdeki işi mi kurmak istiyorsunuz? Çocuğunuzun istediği üniversiteyi kazanmasını mı ümit ediyorsunuz? Hayalini kurduğunuz bir seyahat mi var? Nasıl bir evde yaşamak sizi mutlu ederdi? Size biçilen roller arasında sıkışmış hissederek kendi özünüze mi dönmek istiyorsunuz? Sahip olmayı istediğiniz bir şeyi alıp kendinizi mutlu etmek varken çeşitli sebeplerle oyalanıyor musunuz? Söylemeniz gereken sözleriniz var ve onları söylemek yerine içinizde saklayarak kendinize yük mü ediniyorsunuz?

Bu sorulara benzer ya da çok bağımsız deli sorular her gün birçoğumuzun aklından geçiyor. Aralarından bazıları, yaşam kalitemizi ve ruh sağlığımızı etkilemeye başladığında harekete geçmemiz için gerekli iç sinyal verilmiş oluyor. Onu duymak ve harekete geçme cesaretinde bulunmak ise yine bize düşüyor.

Geçmişin yükü gönlümüze ağır geldiğinde, yeni bir adım atmaya cesaretimiz kalmadığında aslında bizi durduran, ayağımıza pranga vuran geçmiş değil, onun zihnimizde ördüğü görünmez duvarlarıdır. O duvarları fark ettiğimizde, yarınları inşa etmek için dünden sıyrılmalı ve bugüne cesaretle adım atmalıyız. Çünkü yaşam, hayata karşı kayıtsız kalanlara değil, harekete geçenlere doğru akıyor.

Yaşamın bize sunduğu sürenin ne kadar kısa olduğunu çoğu zaman unutuyoruz. Bir gün uyanıp da “keşke” dediğimizde, geriye dönüşün mümkün olmadığını, yüreğimizi yakan o acı his söyler bize. Oysa kırgınlıklarımızı onarmak, kalbimizde taşıdığımız sevgiyi ifade etmek, duygularımızı ve aklımızdan geçenleri doğru kişilere zamanında söylemek,  bir teşekkür ya da özür ile yüreklere dokunmak için fırsatımız varken beklemeye ne gerek var?

 “Sonra yaparım.” düşüncesine kapılmak en büyük yanılgımız olmuştur.   Hayallerimizi gerçekleştirmek için bugün harekete geçmemiz gerekirken yarını beklemek, sadece onlara ulaşmaktan bir adım daha uzaklaştırır bizi. Bugün varız, buradayız ve yapmamız gereken her ne varsa ertelemeden harekete geçmeliyiz. Yapmayı düşündüğümüz projemiz varsa başlayalım, söylenecek sözümüz varsa söyleyelim, gitmek istediğimiz yerimiz varsa gidelim.

İşte bu yüzden, zihinsel bariyerlerimizi fark etmek ve onları kaldırmak, hayatın getirdiği fırsatları kaçırmadan değerlendirmek,  yaşam kalitemiz adına vazgeçilmez bir aşamadır. Sıkışmışlık hissimizden arınarak, kararlılıkla ve cesaretle silkelenip özümüze dönerek, almamız gereken yükleri üstlenip, gereksiz yüklerimizden arınarak, yapmak istediğimiz her ne var ise ertelemeden gerçekleştirmeliyiz.

Hayat beklemez, zaman geçer, fırsatlar da insanlar da bizden uzaklaşır. Bu yüzden, şimdi değilse ne zaman?