Sınavlar… Hayatımızın farklı dönemlerinde karşımıza çıkan, kimi zaman kazandığımız, kimi zaman geride kaldığımız; ama her seferinde bize bir şeyler öğreten, kendimizle yüzleşmemizi sağlayan eşiklerdir.

Şimdi o eşik, liseye ve üniversiteye adım atmaya hazırlanan gençlerimizin önünde duruyor. LGS (Liselere Geçiş Sistemi) ve YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı), sadece bir sınav değil; gençlerimizin hayalleriyle, kaygılarıyla, umutlarıyla yüzleştiği bir dönüm noktasıdır. YKS başvuru süreci tamamlandı, LGS başvuruları ise 16 Nisan 2025’te sona erecek. Haziran ayı içinde girecekleri bu sınavlara kadar geçen süre, öğrencilerin konu yetiştirme ya da netlerini artırma sürecinin yanı sıra, kendilerini tanıma, potansiyellerini fark etme ve kendi yollarını çizmeleri için büyük bir fırsattır.

Çocuk, ne kadar test çözdüğünden önce, ne kadar anlaşıldığını bilmek ister. Bu süreçte, öğrencinin emeği kadar ailenin tutumu da başarının belirleyicisi olur.  Aileler olarak onların yanında mı yürüyoruz, yoksa fark etmeden yollarını mı çiziyoruz? Çocuğun gözündeki ışığı söndürmeden, ona yük değil güç veren bir duruş sergileyebilmek, belki de bu sınav sürecindeki ebeveynlerin en önemli sorumluluğudur.

Öğrenciler, akademik beceriler kazanmanın yanında, duygusal olarak da desteklendiklerinde, sınav dönemi onlar için anlamlı bir yolculuğa dönüşür. Çocuklarımızın eğitim hayatındaki kritik dönemde, onlara katkı sunmak istiyorsak sergilediğimiz duruş büyük önem taşır. Bilmeliyiz ki, bu sınavlar sadece akademik bir değerlendirme değildir. Aynı zamanda sabır, azim, öz güven ve aile desteği gibi birçok faktörün bir araya geldiği önemli bir yolculuktur. Unutulmamalıdır ki bu yolculukta öğrencilerin ihtiyaç duydukları en önemli güç, duygusal olarak desteklenmeleridir.

Hem LGS hem de YKS’ ye hazırlanan çocuğunuz ya da bir yakınınız varsa sınava doğru son düzlükte doğru adımlar attığını nasıl anlarsınız?

1- Nisan ayı itibarıyla büyük konu başlıklarını tamamlamış olmasını beklemelisiniz. Artık kısa tekrarlar ve özet notlar ile yeni bilgiden çok, hatırlama ve kalıcı öğrenmeye önem vermelidir.

2- Bilgi kadar sınav psikolojisini de yönetmeyi öğrenmesi için deneme sınavları uygulamalıdır. Gerçek sınav saatlerinde, sınav kurallarına uygun şekilde yapılan her deneme sınavı, sınav stresine dayanıklılığını da arttıracaktır.

3- Yanlış yaptığı ya da boş bıraktığı soruların çözümüne odaklanmalı, böylece yanlışlarının sebebini ve konu eksiklerini iyice kavramalıdır. Bu soruların çözümlerini öğrenmek, çözüm yollarını kavramak net artırmanın anahtarıdır. Yanlış yapılan ya da boş bırakılan sorulardan kaçarak cevaplarını öğrenmediği sürece,  gerçek sınavda karşısına çıktığında yine yanlış yapacaktır ya da boş bırakacaktır.

4- Sınava az bir zaman kalmışken gerçekçi ve uygulanabilir bir planla çalışmak hem sorumluluk duygusunu hem de iç motivasyonunu güçlendirir.

5- Bu dönemde zihinsel performansı doğrudan etkileyen, uyku düzeni, beslenme alışkanlıkları, dijital ekran kullanımı gibi günlük rutinlerinin dengede olmasını kontrol edebilirsiniz. Küçük yürüyüşler, nefes egzersizleri ve sevdiği uğraşlar gibi kısa molalar vermesi zihinsel ferahlık sağlar.

Sağlıklı bir iletişim, güç gösterisinden değil; anlayıştan beslenir.

Ortalama on dört ve on sekiz yaşındaki ergenler, omuzlarına yüklenen gelecek kaygısı, kendini ispatlama arzusu, akranlarıyla kıyaslanacak olmanın verdiği huzursuzluk ve başarılı olma isteğiyle sınava hazırlanırken duygu durumları ve davranışları her zaman ebeveynlerinin istediği gibi olamayabilir. Hem ergenlik döneminde olup hem de sınava hazırlanan çocuklarınızla iletişim kurarken zaman zaman çatışma yaşayabilirsiniz, bu gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır. Ancak uzmanlar, bu tür durumlarda ebeveynlerin ses tonlarını kontrol altında tutmalarının, sağlıklı iletişimin devamı ve çocuğunuza gerçekten yardım edebilmeniz için kritik olduğunu vurgular.

Yol Gösterecek Küçük ama Etkili Dokunuşlar

Dinlemeyi seçin. Çocuğunuzu dinlemeniz ve anladığınızı hissettirmeniz,  sınav stresini yüklenmiş çocuklarınızın üzerinde iyileştirici etki yaratacaktır.

Kıyaslamayın. Her çocuk kendine özgüdür. Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamak yerine, potansiyelinin farkında olarak çalışma yöntemlerini ve temposunu değerlendirebilir; gerektiğinde de ihtiyacına göre rehberlik yapabilirsiniz.

Sakin kalın. Çocuğunuzun üzerindeki stres, sizin sakinliğinizle dengelenebilir. Ne kadar sakinseniz çocuğunuz da o kadar kendini güvende hisseder.

Güven verin. Çocuğunuza sonuçtan çok çabasının değerli olduğunu hissettirin. “Başaramam.” değil, “Elimden geleni yapacağım.” cümlesini söylemesine destek olabilirsiniz. Biz ebeveynler olarak olumlu cümleler kurarsak çocuklarımız da iç seslerini bu şekilde şekillendirmeyi öğrenir. Onlara sadece inandığınızı değil, neden inandığınızı da söyleyin.

Yanında yürüyün. Onun yerine değil, onunla birlikte yol almak en kıymetlisidir. Çünkü birlikte yürüdüğünüzde, çocuğunuz kendini yalnız hissetmez ve bu zorlu süreç daha kolay atlatılır.

Sınavlar, hedeflere ulaşmak için sadece bir basamaktır. Bu süreçte elde edilen başarıyı kıymetli kılan ise sadece alınan puan ya da sıralama değil; çocuğun, ailesiyle birlikte yürüdüğü yolculukta hissettiği güven ve paylaşılan emeğin verdiği anlamdır.

Bu doğrultuda baş ucu kitapları arasında yerini alan Doğan Cüceloğlu’nun “Başarıya Götüren Aile” kitabı, sınav döneminde çocuklarına destek olmak isteyen tüm ebeveynlere değerli bir rehberlik sunmaktadır.